13 Mart 2017 Pazartesi

Eski Dostum Sinüzit


Eski dostum sinüzit geri döndü.

Ameliyat olduğumdan beri (yaklaşık 2 seneye tekabül ediyor.)yanaşmamıştı bana.

Ama her zaman nefesi ensemdeydi.

Ne zaman nemli saçla dışarı çıksam veya esen rüzgarda başımı örtmek yerine saçlarımı savursam hissederdim onu.

Ertesi günü ufak bir baş ağırısıyla yoklardı beni.

Gitmedim sezgi buradayım çokta şaapma derdi.

Ben naptım?

Çok şaaptım.

4-5 gün önce duş alıp dışarı çıktım akşamın soğuna kadar dışarıda oturdum.

HEEEEHHH sen misin bunu yapan dedi.

4 gündür yere yapışan sakız gibi yapıştım yatağa.

Neymiş öyle Mart güneşini görüp asi kızlık yokmuş.

Çünküü sen osuruktan nem kapan kızsın haddini bileceksin Michelin kar lastikleri gibi geziceksin.

Eyyy sinüzit ben sana haddini bildirmesini bilirdim ama burnum akıyor neyse.



tumblr sick cartoon ile ilgili görsel sonucu





24 Aralık 2016 Cumartesi

Teknolojiyle İmtihan |Yanıt Vermiyor|



Hayatımın hiç bir döneminde zaten teknolojiyle aram çok iyi olmadı.
Öyle aman aman pahalı teknolojik aletlerim de olmadı.Daha bir iphone bile görmedi bu eller.
Ama görse de farklı olmaz,benim hayatımda yer eden her türlü teknolojik alet bir süre sonra kendi kendini strese sokup çıldırmaya başlıyor.

Laptopta her hangi bir şeye tıkladığım an "Yanıt Vermiyor" durumuna geçiyor,benim içinde sinir dolu bir bekleme süresi başlıyor.
Telefonum da öyle bir anda donup kalıyor öylece bakışıyoruz dakikalarca.

İkisinin de hafızası dolu zaten,ben bir şey silmeye kıyamıyorum.
Hiç bir şeyi silinecek bir şey olarak görmüyorum o da ayrı bir konu zaten.

Ama alıştım laptop donduğu an kalkıp su falan içiyorum öyle,çay koyuyorum.
Sabır limitlerimi yükseltiyorum.

7 Aralık 2016 Çarşamba

Animasyon Filmi Dosyası-1

Merhabalaar

Animasyon filmi dosyası dedim çünkü yaklaşık 20 den fazla izlediğim animasyon filmini parçalar halinde tanıtacağım.Çoğunu biliyorsunuz zaten belki de hepsini ama yine de animasyon filmi izlemek isteyenler için bir kaynak olabileceğini düşündüm ve ben çok sevdiğim için bu yazıyı yazarken çok eğleneceğim için bu işe giriştim.
Filmlere geçmeden önce belirtmek istediğim bir kaç bir şey var;

  • İzleyip sevdiğim filmleri yazdım,o yüzden herhangi bir sıralaması yok.İlk yazdığım en çok sevdiğim değil yani,ama arada benim için özel anlamı olanlar var onları tabi ki belirteceğim.
  • Belki seven insanlar tarafından tepki göreceğim ama;animelerden hoşlanmadığım için burada yoklar.Farkındayım bir çok güzel anime var ama malesef benim ilgimi çekmiyorlar.
  • Filmleri yazarken imdb,sinemalar.com ve beyazperde.com'un (kullanıcı)derecelendirmelerini not düştüm.Ben animasyon veya herhangi normal bir film seçerken bu sitelerden yardım aldığım için belirtmek istedim.
  • Her ne kadar filmlerde orjinal sesten yana olsam da animasyon filmleri türkçe dublaj izlemeye özen gösteriyorum ve bu konuda seslendiren sanatçılarımızın çok çok iyi olduğunu düşünüyorum.Size de bu şekilde izlemeyi tavsiye ederim.
Hadi başlayalıım :)

1)Up!(Yukarı Bak!):


Gösterim Yılı:2009
İmdb:8.3
Sinemalar:8.6
Beyazperde:4.4 (5 Üzerinden)
Disney Pixar

Bir çocukluk aşkının hikayesi.Filmin alt metninde bir aşk ve hüzün var.Bu filmde "diğer yarısı"olmadan onun hayalini gerçekleştirmeyi amaçlan bir amcanın,hayatına şıp diye dalan tonton izci çocuğun hikayesini izleyeceksiniz.
Film o kadar masum o kadar içten ki çoğunlukla güldürse de eğer benim gibi duygusal bir insansanız gözlerinizi de dolduracak.

Dip not:Başta da belirttiğim gibi bu filmi Türkçe dublaj olarak izledim.Filme yaşlı amcamızı rahmetli Erol Günaydın seslendiriyor.Kendisi de eşi rahmetli Güneş Hanım öldükten sonra kendini yarım hissetiğini hala yıllar geçse de ona aşık olduğunu söylemiştir.Bu bakımdan güzel ve hüzünlü bir ortak nokta yakalanmış.

2)Wall-e(Vol-i):


Gösterim yılı:2008
İmdb:8.4
Sinemalar: 8.6
Beyazperde: 4.4
Disney Pixar


Robotlarda aşık olur mu?
Hemde nasıl!
Bildiğimiz zamanı,dünyayı unutalım.Bundan yıllar yıllar sonra koca şişko mavi dünyamız bir çöplüğe dönmüş ve tüm insanlık uzayda özel koşullar altında yaşamaya başlamış.Mavi dünyamızı temizlemek ise Wall-e adlı robotumuza kalmış.Wall-e bir gün yine görevlerini yerine getirirken şu ana kadar hiç rastlamadığı bir şeye rastlar,"aşka".Maceraları böylece başlar ve o küçücük tatlı wall-e'miz tüm insanlara bir ders verir.

3)How To Train Your Dragon? 1-2 (Ejderhanı Nasıl Eğitirsin?)


Gösterim Yılı:2010
İmdb:8.2
Sinemalar:8.4
Beyazperde:4.0
DreamWorks


İlk Film:Bir Viking liderinin oğlu olan çelimsiz "Hıçkıdık" biraz diğerlerinden farklı.
Babası ondan savaşçı olmasını istese de o savaştıkları ejderhayla dost olmayı seçiyor.Dost olma süreçleri biraz yorucu ve garip olsa da içinize işleyecek bir arkadaşlık filmi.



İkinci Film:Hıçkıdık ve Dişsizin dostluğu tüm kabileye örnek olmuştur.Artık tüm kabile ejdarhalarla savaşmak yerine onlarla arkadaş olmayı seçmiştir.Yalnız bu dostluğu bozmak isteyen bir takım şeyler çıkar.Onların bu sorunların üstesinden gelişini izlemek büyük bir zevk verecektir!

4)Finding Nemo (Kayıp Balık Nemo)

Gösterim tarihi:2004
İmdb:8.1
Sinemalar:8.4
Beyazperde:4.6
Disney Pixar


Bir baba-oğul hikayesi.
Birbirinden ayrı düşmüş babayla oğlun kavuşma hikayeleri.Filmde birbirlerini ararken başlarına gelen komik anlara değiniyor.Bu film sanırım hepimizin aklında yer etmiştir,izlemeyen pek kalmamıştır ama üstüne değinmeden geçemedim.Sanırım benim izlediğim ilk animasyon filmi bile olabilir.
Disneyin neredeyse her filminde olduğu gibi alt metninde bir hüzün olan mükemmel bir film.

5)Ratatouille (Ratatuy)


Gösterim Tarihi:2007
İmdb:8.0
Sinemalar:8.4
Beyazperde:4.4
Disney Pixar

Sizi koltuktan kaldırıp yemek yapmaya itecek bir film!
Algıda seçicilikten olsa gerek normalde haz etmeyeceğimiz o fare nasılda sevimli gelecek gözünüze.
Sıradışı iki arkadaşın öyküsünü anlatan bu film karnınızın acıkmasına sebep olacak.Bir şeyi hayal edin ve yapmak isteyin,hayallerinizin nasıl gerçekleşeceğini göstereceksiniz.

-Rahat okunabilmesi açısından filmleri beşer beşer tanıtmaya karar verdim.Umarım hoşunuza gider ve işinize yarar bir sonraki "beşlide" ve diğer yazılarda görüşmek üzere hoşçakalın.

6 Aralık 2016 Salı

Kukla Ustası-Joanne Oven Kitap İncelemesi

Merhabalar.
Şüphesiz ki 5 yaşında ablalarım bana öğrettiğinden beri en sevdiğim şeylerden biri de "okumak".İşte o zamandan bu yana okuduğum,okumakta olduğum kitapları da paylaşmak istedim sizlerle.Umarım bir arayış içinde olduğunuz da yardımcı olur.
 Hadi başlayalım...


Kukla Ustası
Joanne Owen

"Kuklalar güçtür
             Efsaneler Gelecek"

"Kuklalar kendi başlarına yapıldıkları malzemeden ibarettir.Tek başlarına bir tahta parçalarından farkı yoktur.Kuklalar idare edilmek içindir.Onlar dünyaya hizmet etmek ve onları idare eden kişinin mesajlarını yaymak için gönderilmiştir."

Kitaptan etkilendiğim bir sözle başlamak istedim.Önce kitabın dış özelliklerinden bahsedip sonra konusuna geleceğim,zira kitap fazlasıyla bu anlamda ilgi çekici.Fotoğraflarda da görebileceğiniz gibi fazlasıyla illütrasyonlara yer verilmiş.Her sayfa için ayrı ayrı düşünülmüş gibi.Zaten kitabın sonunda da illütrasyonlarla ilgili not düşülmüş.

Kimine göre "çocuk kitabı mı bu ne gerek var" diye düşünebilir bu da bir görüş tabi saygı duymak lazım ancak masalsı bir havası olan bu kitapta gayet bütünleşmiş bence.

Yavaştan kitabın içeriğine doğru girmeye başlarsak ilk sayfalara baktığınız da aklınıza şu soru geliyor "tiyatro eseri mi acaba?".Çünkü genelde tiyatro yazımlarında kullanıldığı gibi bölümlere ve perdelere ayrılmış ve en başta karakterler tanıtılmış.Ayrılan bu bölümlerin her birine isim verilmiş ve isme uygun devam edilmiş.

Belirtmeden geçemeyeceğim;kitap 12 Ocak Çarşamba 1898-18 Ocak Salı 1898 arasında geçiyor.Yani kitap 6 günlük bir serüveni anlatıyor.

Konusundan da kısaca bahsedecek olursam;Babasını trajik bir kazada kaybeden ve ardından annesi esrarlı bir şekilde ortadan kaybolan Milena'nın şehirlerine gelen kuklacı tuhaf bir adamla bağlantılarını anlatıyor.

Geçmişin izlerini taşıyan bu kitapta Prag ve Prag'a ait eski bilgilere ve efsanelere yer verilmiş.

Gotik bir hava taşıyan adeta "siyah beyaz" hissiyatı yaratan bu kitapta efsanelere dayalı serüvenini ben çok beğendim umarım sizde beğenirsiniz.

Not1:Kitap Artemis Yayınlarından 2012 Senesinde yayınlanmış.
Not2:Kitabı okulumun kütüphanesinden aldığım için satış fiyatı konusunda bir bilgim yok.

5 Aralık 2016 Pazartesi

Boş Muhabbet-1



Çok uzun zamandır hayatımı dışardan izliyomuş gibi hissediyorum.

Hisler bazen bi anda bastırıp beni ordan oraya sürüklerken bazende kan misali vücuttan 
çekilmişcesine gidiyolar.

Hissiz,halsiz,yalnız kalıveriyorum.

Sonra fark ediyorum ki kirpiği düşse üzülüp bi gram kederini kovmak için tüm dünyayının neşesini omuzladığım insan yok yanımda.

Daha çok fark ediyorum.Zaten hiç yokmuş.Uzun zaman önce gitmiş.Belkide hiç olmamış.

Ben koymuşum onu oraya.

Aptal ben.

Salak ben.

Saf ben.

Kalbime sorsan ooo çok sevmiş çok aşık olmuş ne yaptıysa hak etmiş miş miş.

Beynime sorsan kalbime dönüp sadece idiot der herhalde.

Bunca içsel karmaşanın içinde uykuyla,dizilerle,hiçliklerle dolduruyorum kendimi uyuşturuyorum.

İmkan olsa 2016 Mayıstan sonrasını yaşamayı hiç istemezdim.

Çok sevdiğim bi söz var:"Dibe vurduysan gidiceğin tek yön yukarısıdır"



Şu an dipteyim ve çıkmam gereken zamanı bekliyorum.

9 Ağustos 2015 Pazar

Üniversiteye Başlamak-2 [Şehir Dışında Okumak]

Merhaba Arkadaşlaaaar
Üniversiteye başlamak serimin 2.kısmında size biraz şehir dışında okumaktan bahsedeceğim.Hatta bunu kayıt dönemi süreciyle birleştirirsem daha güzel konu bütünlüğü sağlamış olurum.

Tercih döneminde az çok bazı şeyler kafada oluşuyor tabi ki emin olun o kağıt üstüne yazılan şehirler oraya gittiğinde hiçte kağıtta durduğu gibi durmuyor.:)

Ben yanlış hatırlamıyorsam 22 tercih yapmıştım ÇOMÜ işletme 8.tercihimdi herkesin yaptığı gibi yaklaşık ilk 3-4 tanesi benimde ölü terciğimdi.Geri kalan 3 tanesi Kocaeli ve Sakarya'ydı.Onlarda İstanbul'da yaşadığım için yakın olduğundandı.

Ama şimdi şöyle bir durum var Allah gerçekten insanın gönlüne göre veriyor.Çünkü hiç bir zaman Sakarya ve Kocaeli'nde okumak istemedim.Sebebi şu;Biliyorum ben orada okusaydım ailem orada yaşamama izin vermezdi ve bende 4 yıl boyunca her Allah'ın günü bu İstanbul trafiğinde servislerde sürünürdüm.Hiç istemedim o yüzden hocamın ve ailemin zorlamasıyla en fazla 3-4 tane yazdım iyi ki de tutmamış.Çünkü ben bunu daha sonra aileme söyleyince babam tabi ki servisle gidip gelicektin demişti.

En büyük tavsiye kendinizi,ailenizi ve koşullarınızı en iyi şekilde tanıyın,bilin.

Heee sonra şöyle bişey oldu ki bu da benim ilk sudan çıkmış deneyimimdir;

Yapıcağım tüm tercihleri önceden ıncığına cıncığına araştırmıştım ama terciğimi yapmadan bir önceki gece listede ÇOMÜ işletmeyi fark edip "aa bunu niye yazmamışım ki?"diyip sıralamaya göre uygun olan 8.sıraya yerleştirip kaderin ağlarından,evrenin getirdiklerinden ve Rabbim'in benim için hazırladığı planlardan habersiz mışıl mışıl uyuyup ertesi günü terciğimi yapmıştım.

Huyumdur bir şey olup bittikten sonra hele ki o süreç çok stresli geçtiyse arkamı dönüp bakmam korkaklıktan amaaan paçayı sıyırdım diye bakarım o yüzden o son eklediğim terciği araştırma zahmetine girmedim.

Gün geldi tercih sonuçları açıklandı ve benim o öylesine eklediğim üniversite yeni okulum olmuştu.

Kayıda Gitmek

Bu aşama size çok yakın aslında kayıtlar yeni yeni yapıldı.

Gitmeden araştırdım ki okul Çanakkale de değil Çanakkale'nin bir ilçesinde Biga'da hatta bir köydeydi ihihihihi :)

O yaz sıcağında stresle okul yolunda koyun boklarının içinde kayda yürüyünce insan içinden Kocaeli beni affet diyor insan tabi.

Bir de bunu bütün arkadaşlarımdan duydum (benim annemde dahil) birlikte gelen ailelerde şöyle bir durum oluyor; Suratta hafif acıma ve üzüntüyle birleşen yapmacık bir gülümseme ve dünyanın en büyük yalanı "O kadar kötü değil canım ehehe bak temiz hava ohoo keşke yerinde olsak ehehe"

Arkadaşlar bu cümle külliyen yalan.Bize kıyamayan ailelerimizin kendi şoklarıyla söyledikleri bir şey.Ama tabi ki Allah eksikliklerini göstermesin her şey bizi düşündükleri için :)

Vee hayatı boyunca Kadıköy'de yaşayan Sezgi'nin köy hayatı başlamış olurr.

Size bu bölümde asıl anlatmak istediğim noktaya geldim.

Şehir dışında okumanın eksileri ve artıları:

İlk başta artılardan başlayalım:
1-Kesinlikle ve kesinlikle kendi başınıza yaşamayı öğreniyorsunuz bunun her insanın tatması gereken bir deneyim olduğunu düşünüyorum.

2-Kendi kurallarınızı koyuyorsunuz.

3-Hayatı kendi gözünüzle görüyorsunuz

4-Kendinizi korumayı öğreniyorsunuz.

5-Kendi yapabileceklerinizi keşfediyorsunuz.

6-Sizden farklı insanları tanıyorsunuz kimisi iyi kimisi kötü farklı hikayeler dinliyorsunuz.

7-Büyümenin yaş almaktan ibaret olmadığını fark ediyorsunuz,büyümenin tecrübeyle alakalı bir şey olduğunu anlıyorsunuz.

8-Bazı şeyleri idame ettirmeyi öğreniyorsunuz evdeki gibi "yaa anne/baba harçlığım bitti" demek kolay olmuyor.Bir süre sonrada utanma geliyor,koskoca adam oldum hala para istiyorum demeye başlıyorsunuz.

9-Yapmam diyeceğiniz şeyleri yapıyorsunuz,şımarıklıklardan arınıyorsunuz.(yok öyle çamaşır yıkamam,ütü yapmam)

10-Gerçek özgürlüğü tadıyorsunuz.

Şimdide eksiler:

1-Özlüyorsunuz.Hemde çok fazla özlüyorsunuz.

2-Kırılıyorsunuz,Kimse kendinden başkasını düşünmüyor bazen,işte o insanlar kalbinizi kırmaktan çekinmiyor.

3-Yoruluyorsunuz.Çünkü bir anda tüm  hayatınız değişiyor ve açıkçası bu bazen katlanılmaz oluyor.

4-Çok fazla sorguluyorsunuz.Acabalar peşinizi bırakmıyor.Acaba bir sene daha mı hazırlansaydım?Acaba gelmesemiydim?Acaba yapabilcekmiyim?

5-Yalnız kalıyorsunuz.Yalnızlık her zaman iyi birşey olmuyor malesef.Düştüğünüzde sizi yerden kaldıracağına inandığınız insanlar sizden kilometrelerce uzakta oluyor.

6-Beğenmiyorsunuz.Kaldığınız evi/yurdu/şehri bazen koskoca yer size dapdaracık geliyor.

7-Kötü insanlar giriyor hayatınıza.Gerçekten kötü insanlar.Ve bazen anlamıyorsunuz onların size zarar vericek kadar yakın olmasına izin veriyorsunuz.

8-Bıkıyorsunuz.Herşeyi bi anda bırakıp gitmek,tatillerde dönmemek,zamanı geriye sarmak istiyorsunuz.

9-Farkına varıyorsunuz.Hayatı yaşamak aslında çok zor.

10-Büyüyorsunuz.Ve büyümenin aslında çokta iyi bir şey olmadığını tadıyorsunuz.

       Ben size kendi artılarımı eksilerimi yazdım.Tabi ki kişiden kişiye değişir.Açıkçası bunlar ilk 1-1,5 yıl içindeki sorgularmalarınız oluyor.Sonra alışıyorsunuz.
Alışmak.Sanırım son 3 yılımın en önemli kelimelerinden biri.Alıştım.O köye,o köydeki yaşantıya,çokta sevmediğim bölümü okumaya alıştım.

     Çünkü ben zamanla düşsem de kalmayı bildim.Çünkü ben şanslıydım elimden tutacak doğru insanı buldum.Elimi vermekten çekinmedim.Çünkü ben hayatımı güzelleştirmeyi öğrendim.Çünkü ben yaşamayı öğrendim.

    Umarım sizde öğrenirsiniz.Umarım sizde hatalar yaparsınız.Hata yapmak kötü bişey değil.Hatalarınız size tecrübe olarak geri dönüyor.Umarım yaralarınız olur umarım yaralarınız kabuk bağlar,Ve siz acıdığında bile buruk bir tebessüm etmeyi öğrenirsiniz.

Umarım keşkeleriniz iyi kilerinizin önüne geçmez.






Üniversiteye Başlamak-1



Merhaba arkadaşlar 

Bugün benim de zamanında ihtiyaç duyduğum bilgileri şimdi tecrübe edip sizinle paylaşmak istedim.
Öncelikle kendimden biraz bahsedeyim.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İşletme bölümünde 4.sınıfa başlicam.Bundan 3 yıl önce yani ilk üniversiteye başlarken aklımda bir çok soru işareti vardı zaman geçtikçe ister istemez hayat bir çok şey yaşatıyor size bende bunları paylaşmak istedim kimin hangi bilgiden nasipleneceği belli olmaz umarım size biraz yardımcı olabilirim :)

Kendimden örnek vere vere gideceğim.
Şimdi ilk aşama için geç kaldım tabi ama konu bütünlüğü açısından bahsetmem de fayda var;


Puanlar geldikten sonra belliydi zaten 3 aşağı 5 yukarı ne olucağı tercih dönemi o sınava çalıştığım 8-9 aylık dönemden daha stres doluydu o dönemi cidden hatırlamak istemiyorum.

Yerleştirme sonuçları açıkladığında tatildeydim ve hayatımın en kötü tatili olmuştu birde üstüne çokta gönüllü olmadığım bir yeri kazanınca soru işaretleri dolmuştu her yer.

Napıcam?Okusam mı?Bi sene daha mı hazırlansam?

Benim istediğim bölüm psikoloji veya sosyal hizmetlerdi çünkü en büyük hayalim ulaşabildiğim her çocuğa yardım etmek.Bu hayalim hala var.Eğer varmak istediğiniz bir nokta varsa gidiceğiniz yolun bir önemi kalmıyor bazen.En azondan artık buna inanıyorum

Şanslıydım ailem herhangi bir baskı yapmadı "Sezgi ister oku ister bir sene daha hazırlan"dediler.
Çok fazla düşündüm tarttım biçtim etrafımdaki insanları dinledim ama herkesi değil size en büyük önerim bu genel hayatınız boyunca kendinize yapacağınız en büyük iyilik budur.Herkesin dediğini dinlememek.Çünkü genel tabirle "ağzı olan konuşuyor" ve çoğu insan ne konuştuğunu bilmiyor.
Kendime dürüst oldum "Sezgi 18 yaşındasın hayatının hiç bir dönemin derslere bayıla bayıla çalışan (özellikle matematiğe) aşırı iyi bir öğrenci olmadın 1 sene daha onca stresi yaşayıp yine başladığın noktaya gelme ihtimaline var mısın?"

Çok düşündüm ve hayır dedim.Çünkü biliyorum ders konsu nda motivesini çabuk kaybeden bir insanım.Ayrıca belki savaşmadı uğraşmadı anlamları çıksa da ben kendini bilmek diyorum asla o yaptığım netlerden çok üstte bir şey yapamicaktım.

Bu yüzden ÇOMÜ'de İşletme serüvenim ufaktan başladı.